Telif Kavramı Üzerine
JANSETT elif anlamında eser üzerinde kurulan hak sahipliğinin hukukun diğer alanlarındaki mülkiyet kavramından önemli bir farkı var.
Sümerden Grek uygarlığına, Maya’lardan Kızılderililere kadar her toplum sanatçıya değer vermiştir. Çünkü ‘onlar’ herkeste bulunmayan bir yeteneğe ve sıradan insanlarca bir yönüyle mistik bulunan bir özelliğe sahipti, Ürettikleri eserlerle diğerleri üzerinde bambaşka bir etki bırakabiliyorlardı ve bu etki seviliyor, önemseniyordu. Performans çoğu zaman toplumun ortak alanında gerçekleşiyor ve sanatçılar toplumca sahipleniliyor, himaye ediliyordu. Ve o zamanlarda bile yazılı olmasa da bu olgunun kendine has bir hukuku vardı.
Telif anlamında eser üzerinde kurulan hak sahipliğinin hukukun diğer alanlarındaki mülkiyet kavramından önemli bir farkı var. Bu haklar aslen tek bir insana ait olmaktan öteye geçip zaman içinde insanlığa ait olagelirler. Zira her eser koruma süresini doldurduğunda gün gelir anonim hale gelir yani topluma mal Olur. Ve tüm bu farklı uygarlıklarca üretilmiş her türden eser bugün hala telif hukukunun alanında bu anlamda da var olur ve koruması altındadır
Bu bakımdan bu hukuk dalı çok özel bir alandır. Zira bir yönüyle bireysel haklarla uğraşırmış gibi görünürken, diğer bir anlamda insanlığın en değerli hazinesinin, kültür ve sanat eserlerinin hukuki bekçisidir.
Bugüne geldiğimizde pek çok ülkede hukukun sürekli geliştirilmesi gereken bir alan olarak görüldüğünü söylemek mümkün. Zira insanlık hızla, neredeyse kendisinin bile uyum sağlamakta zorlandığı bir ivmeyle değişiyor. Hukukun zaman zaman uygulamaya bakarak hantallaşıyor gibi görünen yapısı ile bu hıza ayak uydurabilmesinin tek yolu var. Hukukun asıl sahibi olan insanın, onun değişiminde üzerine düşen rolü önemsemesi, sahiplenmesi.
Bu amaçla sivil toplum kuruluşlarının, meslek birliklerinin hukukun bu değişim sürecinde aldığı ‘rol’ çok önemli. Pozitif hukuk yani belirli bir dönemde ve yerde uygulamada olan hukuk çoğu zaman ideal durumu ifade eder. Bu idealize durumun uygulamada da hayata geçmesi için yoğun bir fikir birliği ve katılım gerekir. İşte meslek birlikleri de kendi alanlarında yapacakları katkıyla hukukun yaşanır hale gelmesinde önemli bir yer tutar.
Telif hakkı üzerinde çalışan meslek birlikleri tüm Dünya’da telifin toplanması anlamında farklı ülkelerde farklı seviyelerdeler. Ancak tüm Dünya’da kabul edilen gerçek şudur. Bir ülkede telif hukukunun gelişmişliği, o ülkenin toplam gelişmişliğinin önemli bir göstergesidir.
Ülkemizde son yıllarda hayata geçen uyum yasalarının da amacı bu gelişmişlik seviyesinin yakalanmasıdır. Buna rağmen ülkemizde telif hukukunda yaşanan sorunlar azımsanamayacak kadar önemli yer tutmakta. Bunun sebebi bu hakları takip eden kişi ya da kurumların da hayata geçmesi konusunda aslında epey geç kalmış olmamız. Zira yasaları yapmak yetmez, onların uygulanması için farklı kişi ve kurumlara ihtiyaç vardır.
Bugün bu alanda yepyeni ve umut veren bir oluşumun ilk bülteni için bir yazı yazmaktan mutluyum. Zira olmaz olamaz denen gelişmeler aslında pekala olabiliyor. Ancak bu birliklerin başarısı, onlara verilen önem ve asıl hak sahiplerinin kendi hakları üzerinde ne kadar ısrarcı olacaklarıyla da paralel olarak ilerleyecektir.
Biroy bu anlamda çok önemli bir boşluğu dolduracaktır. Ve başarısı büyük oranda meslektaşların dayanışmasına, kendi haklarının takibine gösterecekleri hassasiyete bağlıdır.
Üstelik Biroy’un toplayacağı telifin önemli bir kısmının yurtdışından geliyor olmaması için de hiçbir sebep yok. Zira vizyonunu tüm Dünya üzerinden kurgulaması son derece olası görünen bir sektörleşme sürecindeyiz. Bu yazıyı yazarken gelen bir haber bülteni şöyle diyor. Nuri Bilge Ceylan son filmi ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ ile Cannes Film Festivalinde Büyük Jüri Özel Ödülünü kazandı. Daha net bir mesaj nasıl ve nereden gelebilirdi ki ?
Önümüzdeki yıllarda sektörün en önemli ‘aktörlerinden biri olacağı muhakkak olan Biroy’un ülke sınırlarını aşacak atılımlarını heyecanla bekliyor ve izliyor olacağız.
SEDEF ERKEN